Rekor Kırmak
Rekor kırmak veya başkalarının kırdığı rekorlara şahit olmak ilginç şekilde insanlar için ilgi çekicidir. Bu sebeple Acaba bir dünya rekoru gelir mi? sorusu 2020 Tokyo Yaz Olimpiyatları’nda da her olimpiyat organizasyonunda olduğu gibi akıllara gelmiştir.
Ve bir rekor geldi de.
Kadınlar 4×100 serbest bayrak yarışında Avustralya takımı, 3.29.69’luk dereceleriyle dünya rekoru kırarak altın madalyaya uzandı. Önceki rekoru aynı ülke 2018’deki İngiliz Milletler Topluluğu Oyunları’nda 3.30.05’lik dereceyle kırmıştı. Bu rekora şöyle de bakabiliriz. İnsanlık aradan geçen 3 yılda 36 salise daha hızlı yüzebilme potansiyeline ulaşmış.
Sporun temel amacı kazananlarla kaybedenleri belirlemek için performansları yarıştırmaktır. Müsabakaların sonundaki sonuçlar kazanan ve kaybedeni belirlerken rekor tutma ihtiyacı nereden doğmaktadır?
Rekorlara duyulan hayranlık bizim spora duyduğumuz hayranlığı beslemektedir. İnsanlar rekorlar üzerinde hikayeler üretir. Ve bu hikayeler nesilden nesile de aktarılır. Mesela Usain Bolt’un 100 metreyi 9.58 saniyede koşması, Hami Mandıralı’nın 157 (1) km/saat hız1 ile topa vurması, vb. Rekor insan azameti ve devamlı gelişimi ile ilgili bir semboldür. Bir insanın neler yapabileceğini gösterir.
İlk resmi spor rekorlarının 1868 yılında Cambridge ve Oxford arasındaki bir athletik müsabakasında tutulduğu düşünülmektedir. Geçmiş dönemlerde de insanlar yüksek performanslara ilgi gösterirdi. Ancak bu performanslar izleyenin izlemeyene anlatması ile bir efsaneye dönüşürdü. Sergilenen gerçek, performanstan ziyade hikayelerin konusu olabilmekteydi. Rekor tutma ile başarılı performansların kesin olmayan hikayeleri, standardı herkes tarafından kabul edilen kayıtlara dönüştü.
İnsanın Sınırı
Peki insanın sınırı yok mudur? Avustralya kadınlar yüzme takımının 3.29.69’luk dereceleriyle kırdığı rekor insan yapısı nereye kadar zorlar?
Mantıksal olarak kayıtlar sonsuza kadar gelişebilir. 18. yüzyılda saniyeler saniyenin onda birine bölünürdü. Sonrasında onda birleri yüzlere, yüzleri binlere böldüler. Ve ölçüm teknolojisinin ilerlemesi, bizim saniyeyi milyonda birine bölebilmemizi sağlayacak. Yani insanlar rekorları artık gözle görülür farklarla kırmıyor. Saniyenin binde biri kadar süreler üzerinden rekorları kırıyor. Bu farkları yakalamamız için de bilim ve teknoloji desteğini esirgemiyor. Çünkü insan sahip olduğu sınırlardan kısa zamanda kendisini evirmesi imkansıza yakın. Diğer bir deyişle 100 metreyi 2 saniyede koşmak şu an için pek mümkün değil. Bu sebeple insanın kendisini geliştireceği her küçük adım yüksek teknoloji ile ölçülebiliyor olacak. Böylelikle bu iki taraflı gelişim yeni rekorları duymamızı sağlayacak.
Rekor kavramına oyunlaştırma gözünden baktığımızda, rekor SAPS ödül sınıflandırmasında statüye mükemmel oturan bir ödül tipidir. Statü insanın başka insanlar tarafından kabul edilme kredisidir. Rekoru kıran sadece o müsabakanın en iyisi olmaz. Tüm zamanların en iyisi olur. Rekor kıran daha çok ilgi toplar. Rekor kırana daha çok sempati gösterirler. Dolayısıyla rekor kıran insanlar tarafından daha fazla kabul edilir. Bu karşılık yarışmacıların rekor kırması için kuvvetli bir motivatördür. Düşünün Usain Bolt rekor kırmasaydı şu an olduğu kadar tanınır mıydı?
Ayrıca rekor spor yarışmalarının heyecanının daha uzun süre devam etmesini sağlar. Bir tarafın başarısı ile müsabakayı sonraki sefer için sıfırlanmasını önler. Böylelikle korunacak veya kırılacak bir rekor ile mücadele bir anlamada devam etmiş olur.
Rekorların bir başka etkisi de insanın potansiyelinin zamanla nasıl daha iyi hale gelebileceğini de ispatlamış olmasıdır. 2018 yılında 3.30.05’lık sürede en hızlı yüzebiliyorken şimdi 3.29.69’luk sürede yüzebiliyoruz. Belki bizlerin spor müsabakalarına bu kadar düşkün olmamızın bir sebebi de budur: İnsandaki mükemmelliği, insanın neler yapabileceğini gözlerimizle görüp kendimizde de o potansiyelin olabileceğini hissetmemiz. Rekor da yapabildiğimizin gelişimini bize kanıtlamaktadır.(2)
Fotoğraf
Usain Bolt – Richard Giles, CC BY-SA 2.0 <https://creativecommons.org/licenses/by-sa/2.0>, via Wikimedia Commons
Kaynaklar
(1) https://tr.beinsports.com/haber/sahalarin-en-sert-sutu
(2) Yazının içeriğinde Philosophy of Sport -The Record Dilemma – Sigmund Loland The Norweigan University for Sports and Physical Education isimli makaleden oldukça yararlanılmıştır.
Alper Berber
Oyunlaştırma Tasarımcısı ve Eğitmeni @BrandNewGame Turkey
Oyunlaştırma: Oynayarak Başarmak