Dijital Oyun Oynar Gibi Eğitim
Old habits die hard / Harder than November rain
Eski alışkanlıklar zor ölür / Kasım yağmurundan daha zor
Mick Jagger – Old Habits Die Hard
Pandemi ile mücadelemiz neredeyse bir senesini dolduracak. Bu sürede hem kendimizi korumak hem de sorumluluklarımızı yerine getirmek için yeni rutinler ürettik. Ve yeni alışkanlıklar edindik. Online eğitimde oyunlaştırma çalışmalarımızda da değişimler oldu haliyle.
Mick Jagger eski alışkanlıklardan zor kopabileceğimizi söylüyor. Yine de pandemi hayatta kalmamızı gerektiren ihtiyaçların önemini artırdı. Ve yıllarca sahip olduğumuz alışkanlıklarımızdan bir iki haftada uzaklaşmamızı sağladı.
Bu alışkanlıkların bazıları pandemiden sonra da sürecek gibi. Mesela sevdiğimiz bir yakınımızı görünce sarılıp öpüşmemek veya yanımızda her daim kolonya taşımak. Böyle alışkanlıkların pandemi sonrasında da pek bir faydalı olacağı görüşündeyim.
İş hayatında da yeni alışkanlıklar ortaya çıktı. Bu alışkanlıklar arasında varlığını en çok hissettiren insanların fiziksel olarak aynı ortamda bulunmadan çalışması. Umuyorum ki pandemiden sonra da evden mi yoksa ofisten mi çalışacağına insanlar kendi karar verecek.
Tabii ki evden çalışma pek çok sorunu da beraberinde getirdi. Sorunların ortaya çıkması gayet olağan çünkü şu an geçmişi yıllara dayanan pek çok rutin ve alışkanlığın bünyelerde yeniden inşa edilmesi için eskiler unutulmaya çalışılıyor. Bazen çerçevenin içinde olduğumuzdan dolayı yaşananların büyüklüğünü göremiyor olabiliriz. Günümüzden onlarca sene sonra kitaplarda yazacak bir tarihe tanıklık ediyoruz.
You’ve got a problem up ahead / That’s in sight
İleride bir sorunun var / Buradan görünüyor
Gilbert O’sullivan – Help is on the Way
Değişen alışkanlık ve rutinler yeni normaller türetti. Bu yeni normallerden biri eğitimlerin online ortamlarda gerçekleşmeye başlaması oldu. Ben ve benim gibi eğitimci arkadaşlarım da yeni normal içinde bazı problemler yaşamaya başladık.
Bu yazıda size online eğitimlerimizdeki katılımı, eğitimimizi oyunlaştırarak %30’lardan %80’lere nasıl çıkarabildiğimizden bahsetmeye çalışacağım. Ancak öncesinde de online eğitimlerde karşılaştığımız ve bir çok eğitmen arkadaşımın da karşılaştığını gözlemlediğim birkaç problemden bahsetmek isterim.
Not: Bir katılımcının soru sormak, sorulan soruya cevap vermek, fikrini öne sürmek gibi davranışlardan herhangi birini ya da bir çoğunu düzenli olarak sergilediği durumda kişileri katılımda bulunmuş olarak kabul ettik.
1. Dışsal Etkenlerin Katılımcının Dikkatini Dağıtması
Fiziksel ortamlarda verdiğimiz eğitimlerde katılımcılar iki tam iş günü için izin alıyorlardı. Böylelikle odaklarının önemli oranını eğitime yönlendirebiliyorlardı. Eğitim esnasında etrafındaki her şey eğitim ile ilgiliydi. Eğitimin verildiği yerde eğitime ilgi gösteren farklı insanlar da kişinin kendisini odaklamasına yardımcı oluyordu.
Şimdi ise bir ekranda eğitime bakıyorken yandaki ekrandan çok acil bir e-postaya cevap verme ihtiyacından kendini alıkoyamayabiliyor ya da eğitim ile ilgisiz durumlar dikkat dağıtabiliyor. Kapı çalması, yemek yapma, kahve/çay doldurma, evde bulunan birisinin bir şey sorması… O esnada kaçırdığı bir bilgi de kişinin eğitimden uzaklaşmasına neden olabiliyor. Aynı şey birkaç kere tekrarlanıca kişiyi tamamen kaybedebiliyorsunuz.
2. Verilen Eğitimin Deneyim Kalitesindeki Düşüş
Pek çokları için eğitim bir konuyu fazla bilenin daha az ya da hiç bilmeyenlere bildiklerini anlatarak öğrettiği bir aktivitedir. Bu görüşe yanlış diyemeyiz. Yıllarca benzer şekillerde eğitim ve öğretim gördük ve/veya verdik. Ancak her şeyde olduğu gibi bilgi aktarım yöntemlerinde de evrim gerçekleşiyor. Eğitim katılımcısının daha fazla dahil olacağı, pasif durumdan aktif duruma geçeceği şekillere oluşuyor. Bu sebepten dolayı, bilgi aktarım oturumlarına sadece eğitim değil deneyim dememiz daha doğru olacaktır.
Ben ve arkadaşlarım eğitimciliği deneyim yaşatmak olarak görmekteyiz. Kişinin eğitime kayıt yaptırmasından itibaren başlayan ve eğitimden sonra da hayatı boyunca hem kendi hem de çevresindekilerinin hayatına olumlu katkılar sağlayacak bir deneyim.
Fiziksel mekanlarda bu deneyimi yaşatmak bizim için zor değildi. Kaliteli bir yerde eğitim vermek, yemeklerin ve ikramların memnun edici olması, ulaşımın kolay olacağı bir yerde toplanmak eğitimi iyi bir deneyime dönüştürmede pek çok yükü omuzlarımızdan alıyordu. Ayrıca katılımcıların iş hayatının monotonluğundan uzaklaşıp iki günlüğüne de olsa farklı bir mekanda bulunması bile var etmeye çalıştığımız deneyimin oluşmasına yardımcı oluyordu. Bir de eğitimde kullandığımız materyaller, oyunlar, müzikler, araç ve gereçler katılımcıların mutlu bir deneyim yaşamasına oldukça katkı sağlıyordu.
İnsanlar her gün oturduğu sandalyesine otururken, her gün baktığı ekranına bakarken, her gün çalıştığı odasının içinde bulunurken, hiçbir fiziksel yakınlığımız olmadan bu deneyimi yaşatmaya çalışıyoruz. Bu da katılımcıların eğitimi uzun bir video izleme tecrübesinden pek de farklı hissetmemesine sebep olabiliyor. Kendilerini pasif konumlandırıyorlar; sanki Youtube’da “Hayatını değiştirecek yeni bir yaklaşım: Oyunlaştırma” adında bir video serisi izliyor gibi… Sonuç ise eğitime adapte olamamış, kamerası kapalı eğitimi dinliyor gibi gözüken ancak eğitimden kopuk katılımcılar.
3. Öğrenilen Bilgilerin Kalıcı Olmaması
Bilgiyi öğrenmesi kolaydır. Unutması çok hızlıdır. Bilgi çağında yaşamımızdan dolayı maruz kaldığımız bilgi bombardımanı da öğrendiklerimizi çabuk unutmamızı kolaylaştırmaktadır. Eğitimi bir deneyime çevirme amaçlarımızdan biri de öğrenimin kalıcı olmasıdır. Öğrenimde en etkin duyular görme ve işitmedir.1 Ancak bir deneyim beden ve zihin ile beraber tüm duyular ile yaşandığında bilgi daha kalıcı hale gelebilmektedir.
Fiziksel eğitimlerde farklı bir mekanda bulunmak gözünüze, başka insanlarla tanışıp el sıkışmak ve uygulamalarda araçlarla temasa geçmek dokunma duyusuna, ikramlar ve öğle yemeği tat alma duyusuna, mekanın ve yemeklerin kokusu koku alma duyusuna hitap etmekteydi.
Online eğitimlerde sadece katılımcıların işitme ve görme duyularına hitap edilebilmektedir. Öğrenmenin oluşmasında bu iki duyu en güçlü duyular olsa da deneyimi tüm duyularıyla yaşamalarına yeterli olmamaktadır.
Well, I tell them there’s no problem / Only solutions
Onlara sorun olmadığını söylüyorum / Sadece çözümler var
John Lennon – Watching the Wheels
Peki bu sorunları aşmak için ne yapmak gerekirdi? Baktığımız zaman bütün sorunlar engagementta diyebileceğimiz katılımcının adapte olması ile ilgili sorunlar.
Biz de oyunlaştırmacılar olarak, oyunlaştırma eğitimcileri olarak tabii ki oyunlaştırmadan yararlanmayı düşündük. Fiziksel eğitimlerimizi zaten oyunlaştırmıştık ve fizikseldeki oyunlaştırmayı dijitale uyarlamıştık ancak beklediğimiz karşılığı alamadık.
Fiziksel eğitimlerde elle dokunulabilir puan kartları, ilk basanın söz hakkı aldığı buzzerlar, boardlar vs gibi pek çok oyun araç ve gereci kullanıyorduk. Yaşattığımız deneyim bir eğitimden ziyade Survivor tarzı bir oyun gibiydi. Katılımcılar çok eğleniyor ve eğlenirken de takımına puan kazandırma şartı anlatılanları öğrenmek olduğundan dolayı eğitimde verilenleri anlamak için odakları daha yüksek oluyordu.
Fiziksel eğitimlere oyunlaştırma entegre etmenin çok faydasını gördük. Bunu alışılagelen eğitimlerle kıyasladığımızda rahatlıkla gözlemleyebiliyorduk. Bu faydayı online eğitimlerde nasıl gerçekleştirebilirdik? Bu sorunun üzerine kafa yormaya başladık.
Aklımıza tonlarca fikir gelip gidiyordu ancak aklımızdaki tüm fikirleri aktarabileceğimiz bir dijital araç bulamıyorduk. Sıfırdan bir ürün geliştirmeye kalksak çok uzun sürecekti. Elbette pek çok web sitesi ve online aracı bir araya getirerek kafamızdakileri hayata geçirebilirdik ancak o zaman da oyunlaştırmanın sürükleyiciliği, katılımcılara anlatılabilmesi ve oyunlaştırmanın dar zamanda verimli bir şekilde uygulanabilmesi zorlaşıyordu. Dolayısıyla fikirlerimizi gerçekleştirmekte sadece Zoom ve Mural kullanmak en büyük engelimizdi.
Eğitim slaytlarının üzerinde yazılı olan soru cevaplarla ilerlenen ve doğru cevaplardan puan kazanılan bir deneyim ile ilerlemeyi düşündük. Fikrimizi eş dosta denettik. Evet bir heyecan yaratıyor ancak bir zaman sonra sözlü yoklamadan pek bir farkı kalmıyordu. Ayrıca soruya cevap vermesini istediğiniz kişi sayısı 15 olunca cevapları kontrol etmek oldukça zor hale geliyordu. Bir sorunun şıkkına karar vermeleri için katılımcıları gruplara bölüp fikir alışverişinde bulunmalarını sağlamak imkansıza yakın bir durum. Eğer mümkün olsa bile yaptığımız oyun işlevini kaybediyordu. Sonuç olarak soru cevap yönteminin insanlar için pek heyecan verici olmadığı kanısına vardık.
Mural ve Zoom Birlikteliği
Benzer birkaç fikri de denedikten sonra eğitim içinde var olan, fizikselden uyarlanmış oyunların devamına ve ayrıca engagement sağlayacak eğitim içi ve dışındaki durumları da içerecek bir oyunlaştırma tecrübesi yaratma fikri üzerine yoğunlaştık.
Katılımcıların takımlar halinde Mural üzerinde birbirleriyle yarışabileceği, Zoom üzerindeki breakoutroom’larda fikir alışverişi yapabileceği, hem bireysel hem de takım halinde mücadelelere girebileceği bir oyun tasarladık ve eğitimi bu oyunun içine yerleştirdik.
Peki nasıl yaptık?
1. Engagementı Sağlayacak Davranışları Tespit Etme
Kimsenin zorla eğitime adapte olmasını sağlayamazsınız ancak olması için hangi davranışları sergilemeleri gerektiğini bilirseniz sonuç elde edebilirsiniz. En yakın tecrübelerimizden yola çıkarak ihtiyacımızı karşılayacak olan davranışların katılımcıların sorulara cevap vermeleri, anlatılan konular hakkında fikir öne sürmeleri, soru sormaları, eğitime zamanında katılmaları, gerçek zamanlı geri bildirim vermeleri, anlatılanları dinlemeleri ve öğrenmeleri olacağına emin olduk.
Şunu da göz ardı etmemek lazım her farklı kitle tüm konsantrasyonunu ile eğitime katılmak için farklı ihtiyaçlara sahip olabilir. Bunları çok öncesinde ön görmek çok zordur. Bu sebeple katılımcıların gerçek zamanlı geri bildirimde bulunması büyük önem taşımaktadır. Kişiler akla hiç gelmeyecek bir sebepten dolayı engagement düşülüğü yaşayabilir. Mesela ister istemez kullandığınız bazı yabancı kelimelerin anlamının bilinmemesi, beklenen yerlerde örnek vermemek, çok merak uyandıran bir konudan yeterince bahsetmemek vb. Kişilerin talepleri ve beklentileri hakkında bilgi sahibi olabilmek ve bu bilgilerle eğitimi hızlıca daha iyi hale getirmek oyunlaştırmanın sağladığı faydalardandır.
2. Amacı Belirlemek ve Hedef Kitleyi Tanımak
Normalde bir oyunlaştırma tasarımı yaparken ilk yaptığımız önce hedefi netleştirmek sonra da hedef kitleyi tanımak oluyordu (ki bunlar davranışların belirlenmesi ile beraber analiz evresini oluşturuyordu). Eğitime katılanların %80’i eğitimde anlatılanları anlasın gibi bir hedef belirleyemiyorduk çünkü engagement sağlamak temel amacımız ve online eğitimlerde nasıl sonuçlar edinilebileceği ile ilgili gerçekçi bir veri yoktu elimizde.
Ayrıca hedef kitle de sabit değildi. Eğitimlere aynı şirketten farklı pozisyonlarda, farklı departmanlardan, farklı yetkinliklere sahip, farklı tecrübelerde insanlar aynı anda katılıyordu. Hatta açık eğitimlerde farklı şirketler ve farklı sektörler. Her birinin motivasyonu farklı oluyor haliyle ve hepsinin ortak noktasını hızlıca bulmak hızlı deneme yanılmalarla gerçekleşebiliyordu sadece. Bu sebeple önce davranışları belirlemeye, davranışlar üzerinden bir temel oluşturmaya ve hedef kitleye göre hızlıca revizelerimizi yapabileceğimiz bir kurgu tasarlamaya karar verdik.
3. Nasıl Bir Oyunlaştırma Tasarımı Olacağını Kararlaştırma
Davranışlar
Öncelikle düşündüğümüz şey aralarda interaktif deneyim olması niyetiyle oynatılan oyunlardan (bu tür oyunlar da dahil ettik ve oldukça yarar gördük) çok daha fazlası olmasaydı. Tekrarlamak isterim, bir deneyim yaşatmak. Bu yüzden sadece eğitimi verdiğimiz günlerin değil eğitimden önceki günlerin de hayalini kurmaya başladık.
Eğitimlerimizi almış olanlar veya workshoplarımıza katılmış olanlar hatırlarlar, oyunlaştırma tasarımı yaparken analiz evresinden sonra yaratıcı evreye geçmekten bahsederiz. Davranışları belirledikten sonra yaratıcı evre pek çok fikrin üretilip çürütüldüğü bir evredir. Bu sefer de aynısı oldu ve onlarca fikir tartışmasından sonra oyunlaştırmanın katılımcının eğitime kayıt yaptırmasından itibaren başlamasına karar verdik.
Katılımcı kayıt yaptırdığı gibi kendisine Mural linki gönderiyoruz ve eğitimden bir kaç gün önce belirlenen zamanlarda (biz de Mural içinde bulunuyorken) Mural’a girip profilini doldurmasını istiyoruz. Bu oyunlaştırmamızın ilk mücadelesidir. Oynadığınız oyunları düşünün oyunlarda tuşların ne işe yaradığı, oyunun kuralları, oyunun hikayesi vb. gibi oyunu oynayabilmeniz için ihtiyaç duyacağınız pek çok bilginin size verildiği tutorial bölümleri vardır. İşte bu tutoriallar gibi düşünebilirsiniz. Amacımız katılımcının eğitim günü Mural ekranına baktığında yabancılık çekmemesi ve Mural’da ihtiyaç duyacağı özellikleri öğrenmiş olmasıdır.
Diğer türlü aynı anda 15 tane Mural’ı kullanma konusunda fazla tecrübesi olmayan kişiye neler yapmaları gerektiğini anlatmak büyük bir kaosa sebep oluyor. Birisine oyun oynatmak istiyorsanız, oyunu oynayabileceği uygun ortamı da sağlamalısınız.
Eğitim esnasındaki oyunu da iki farklı koldan yürütüyoruz. Birincisinin amacı teorik yani anlattığımız bilgileri daha iyi anlamaları ve içselleştirmeleridir. Bunun için anlatılan konularla ilgili olarak tasarladığımız mini oyunlardan yararlanıyoruz. Diğer kol da katılımcıların eğitime odaklanmalarını sağlıyoruz. Bunun için de takım çalışması, rozetler, puanlar ve ödüllerden faydalanıyoruz. Oyun boyunca en çok puan toplayan takım bir ödül kazanıyor.
Mini Oyunlar
Mini oyunlar eğitimdeki beş temel konu ile ilgilidir: Oyun, oyunlaştırma, SAPS, akış teorisi ve B.J. Fogg davranış modeli. Bu mini oyunlar sadece anlatılanların uygulamalı bir tekrarı olmakla kalmıyor ayrıca katılımcıların konuların gerçek hayatta kullanımı ile ilgili de bir tecrübe yaşanmasını sağlıyor. Oyunlar takım halinde oynanıyor ve takımlar başarıları oranında puan kazanıyor.
Mini oyunların asıl kazanımı puanın ötesinde konular hakkında bir yanlış anlama veya konuları hiç anlamama durumunu da en aza indirmesidir. Bir kişi sonraki konuya bilgi eksiği olmadan dahil olabiliyor. Bu da eğitim dışı işlerle ilgilenmek zorunda kalan katılımcıların gerekli bilgiyi alıp bilgi eksikliğinden dolayı eğitimden kopmasını önlemiş oluyor.
Katılımcıların eğitime odaklanmasını sık karşılaştığımız oyun öğeleriyle sağlıyoruz. Bu oyun öğeleri puan ve rozettir. Puan sistemini ve rozetleri katılımcıların sorulara cevap vermeleri, anlatılan konular hakkında fikir öne sürmeleri, soru sormaları, eğitime zamanında katılmaları, gerçek zamanlı geri bildirim vermeleri gibi davranışlar üzerinden tasarladık.
Ayrıca oyunlaştırmayı, aldığımız gerçek zamanlı geri bildirimler doğrultusunda yeni rozetler üretmek ve puanlama sistemini hızlıca revize edebilecek şekilde tasarladık. Böylelikle katılımcılardan beklediklerimize ve katılımcıların beklentilerine göre oyunlaştırmayı eğitim esnasında yenileyip eğitimi herkes için en motive edici hale getirebiliyoruz.
4. Ödüller
Oyunda birinci olan gruba bir ödül veriyoruz. Ödülü eğitimin başında duyurmuyoruz. Takımlar toplam olarak belirli bir puana erişince ödülün ne olduğunu öğrenebiliyorlar. Bu sayede mücadele eden takımlar rakip olma ve iş birliğini aynı anda hissedebiliyorlar. Verdiğimiz ödül parasal değeri olan bir ödüldür. Ödüle karar verirken ödülün eğitim ile ilgili olmasına, eğitimi beslemesine ve katılımcılar için değerli olabilmesine önem veriyoruz.
Katılımcıların motive olmasını sağlayan sadece verdiğimiz parasal ödül değildir. Zaten ödüllendirme sınıflandırması SAPS ile ilgili anlatımımızı dinlemiş olanlar da hatırlayacaklardır. Parasal ödüller genellikle ilk adımı attırmak için değerlidir. Kişiler eğitime katılımda bulunup eğitim tecrübesini daha verimli hale getiriyorlar. Kendilerini bu şekilde eğitimdeki diğer insanlara da tanıtmış ve göstermiş oluyorlar. Eğitimdeki katkıları orada bulunan network içinde statülerini artırmalarını sağlıyor. Statü de en kuvvetli ödül kategorisidir.
SAPS ile ilgili anlatımımızı dinlemek ve ödül sistemini daha iyi anlamak için bu linke tıklayabilirsiniz. >>>>>> https://youtu.be/UPDHhzZffmU?t=2104
Sonuç
Online eğitimlere ilk başladığımızda fiziksel eğitimlerdeki engagmentı göremiyorduk. Başlıca sebeplerini yazının başında sıraladık.
Şu anda ise eğitimi bir oyunun içine yerleştirmiş olmamız, yani dijital bir oyun oynar gibi insanlara oyunlaştırmanın ne olduğunu anlatmamız hem fiziksel eğitimdeki engagemente yakın bir engagementin oluşmasını sağlıyor hem de insanların fiziksel eğitimlerde de yaşayamayacağı farklı bir tecrübeyi yaşamalarına fırsat sunuyor.
Fiziksel eğitimlerde katılma yüzde yüze yakındı. Bir kişi eğitime katılmışsa girişkenliği, ilgisi, bilgisi çerçevesinde ya bir soru soruyor ya bir soruya cevap veriyor ya da bir konuda fikrini dile getiriyordu.
Online eğitimde bu oran bu yazıda anlattığımız oyunlaştırmadan önce % 30 civarındaydı. Pasif dinleme alışkanlığı kuvvetli olduğu için katılımcılar verilen eğitimi video izler gibi izlemeyi tercih ediyorlardı. Şimdiki denemelerimizde % 30’luk katılımı % 80 civarına çıkardık.
Oyunlaştırmayı geliştirmemiz hala devam ediyor. Unutmamak gerekir ki oyunlaştırma yaşar. Şartlara göre hayatta kalması için devamlı yenilemek ve daha fazla karşılık almak için iyileştirmek gerekir. Bu da yeni eğitimlerde daha da geliştireceğimiz anlamına gelmektedir. Sizlerin de kendi online eğitimlerinizi tecrübemizden yararlanıp daha iyi hale getirebilmenizi umuyoruz.
Özet
- Eğitimi sade bir eğitim değil bir deneyim olarak görün.
- Oyunlaştırma deneyimine katılımcının kaydından itibaren başlayın.
- Eğitimden önce eğitimde kullanacağınız araç ve gereçleri tanıtın ve nasıl kullanılacağını öğretin. Tutorial gibi.
- Eğer katılımcılarınız sabit bir yapıya sahip hedef kitle değilse ihtiyaç duyduğunuz temel davranışları belirleyin. Eğer kitle sabit ve tanıdık bir kitle ise onların nasıl adapte olabileceğini düşünün, davranışları ona göre belirleyin.
- Eğitim esnasında gerçek zamanlı geri bildirim alın ve eğitimi ona göre şekillendirin. Bunun için çok hantal yapılar oluşturmayın. Hızlıca değişebilen rozet içerikleri, puan listesi vb.
- Katılımı başarı olarak nitelendirin ve başarıyı görünür kılın. Kişiler statülerinin arttığını hissetsin.
- Mutlaka heyecan veren değerli bir ödül koyun. Katılımcılar bu ödülün elde edilmesi için çaba sarfetmek istesin. Ödülü değerli bulmayanlar bile takım arkadaşlarının ödül kazanması çabalasın.
- Mutlaka anlatılan bilgilerin kişilerde kalıcı olmasını sağlayacak oyunlar ile konuları tamamlayın.
Kaynaklar
- Akpinar, Burhan & Ersozlu, Zara. (2008). Görme ve Koklama Duyularının Bilişsel Öğrenme Sürecindeki Rollerinin Karşılaştırılması. 3. 44. 10.19129/sbad.125.
Alper Berber
Oyunlaştırma Tasarımcısı ve Eğitmeni @BrandNewGame Turkey
Oyunlaştırma: Oynayarak Başarmak