Oyunlaştırma
Oyunlaştırma nedir sorusuna birçok oyunlaştırmacı farklı cevap verebilir. Fakat oyunlaştırmanın en yalın açıklaması “oyun tasarım tekniklerini ve oyun öğelerini oyun olmayan alanlarda kullanılması”dır.
Oyunlaştırma kelimesi ilk 2003 yılında bilgisayar programcısı Nick Pelling tarafından kullanılmış olsa da tarihi çok daha eskilere dayanmaktadır. Oyun tasarımının ve oyun öğelerinin ilk kez oyun olmayan alanda bilinen kullanımı 1896 yılında gerçekleşmiştir. Bu proje Amerikalı S&H Green Stamp adlı pul şirketinin müşterilerinde sadakat oluşturmak için yaptığı oyunlaştırma projesidir.
Oyun, insanlığın varoluşundan daha eski bir eylem şeklidir. Bununla birlikte sadece insanlar oyun oynamaz. Bir çok hayvanda yaşamlarının ilk dönemlerinde de çeşitli oyunlar oynar. Bu yüzden oyun tasarım tekniklerini ve oyun öğeleri düşündüğümüzden daha uzun zamandır hayatlarımızın bir parçasıdır. Üstelik bir çoğumuz farkında olmadan oyun tasarım tekniklerini ve oyun öğelerini hayatlarımızda çeşitli motivasyonlar yaratmak veya motivasyonu arttırmak için kullanıyoruz.
Not: Oyun ile ilgili farklı bir bakış açısı kazanmak ve oyunun insanlık tarihinden daha eski olduğu ile alakalı düşüncenin ilk savunucu olan Johan Huizinga’nın “Homo Ludens” (oynayan insan) kitabını okuyabilirsiniz.
Oyunlaştırma Örnekleri
Aç Ağzını Uçak Geliyor
Çocuklar yemeklerini yemediği zaman, ebeveynler yemek yeme deneyimini farkında olmadan oyunlaştırarak yemeği çoçuğuna yedirmeyi başarıyordu. Ebeveynlerin “aç ağzını uçak geliyor” sözü yemeği yemek istemeyen çocuklara yiyecekleri yemeleri için eğlenceli bir deneyim oluşturuyordu. Böylelikle çocuğun ağzını açması için motivasyon oluşturuyordu. Sıradan bir yemek kaşığı bir anda uçak, yemek yolcular ve ağız ise iniş pistine dönüşüyordu. Böylelikle oyun olmayan alan (yemek yeme deneyimi) bir anda oyunlaşarak çocuklar için ilgi çekici hale geliyordu. Yani günlük hayattan bir deneyimimiz oyun haline geliyordu. Aslında oyunlaştırma nedir sorusunun cevabı bu kadar basit.
Kırmızı Kurdele
İlkokul yıllarında çocuklar okumayı ve yazmayı öğrendikleri zaman verilen kırmızı kurdele de bir oyunlaştırma örneğidir. Oyun öğesinin oyun olmayan alanda kullanılmasıdır. Normalde çocuklar için bir anlam ifade etmeyecek olan kurdele, sınıfta okuma yazmayı öğrenen çocuklara takılırdı. Bu yüzden kurdele çocuklar için farklı bir anlam kazanırdı. Kurdele, çocuğun ne kadar başarılı olunduğunu simgeleyen bir rozet haline geliyordu. Böylelikle çocukların rozet takabilmek için okuma yazma öğrenme motivasyonları yükseliyordu ve daha çok çalışıyorlardı.
Çocukların yemek yeme ve kırmızı kurdele örneğinde olduğu gibi oyunlaştırmayı zaten hayatımızda kullanıyoruz. Oyun tasarım konseptlerinin ve oyun öğelerini hayatımızın bir çok alanında farkında olmadan kullandık. Hatta farkında olmadan kullanmaya devam ediyoruz.
Oyunlar bu kadar güçlü yapılarken neden oyunlaştırma ile hayatımızı daha güzel ve eğlenceli bir hale getirmeyelim?
Herkes oyun oynamayı sever!
Herkesin oyun oynadığı eğlenceli bir videoya buradan ulaşabilirsiniz.
Kubilay Kecin
BrandNewGame Turkey, GameStorm Trooper
Gamification Turkey, Volunteer